A evde oturduğu 10dakikaya lanet okuyan bir tipti, B’ye “Kalk, gidelim.” dedi. B gerildi, “Yok öyle deme. Gideceksek bile öyle deme. Esnafken kalk gidelim olmasın derdik. Geriliyorum.” dedi. A’nın her lafa olmasa da bazısına cevabı vardı, “Indira Gandhi konusunda da aynı hassasiyeti bekleriz senden.” dedi. Söylenecek söz vardı, söylenmeyecek söz vardı. Zaten B, o sabah temiz bir bel ağrısıyla uyanmıştı, bi de baş ağrısına hiç gelemezdi. B, A bir açığını bulunca çok sinirlenmiş olmalıydı ki o gazla A’nın bencilliğinden dem vurası geldi. Daha önce kafasında kurduğu ve genellikle tek çocuk olmasının etrafında şekillendirdiği bir açıklaması vardı. Sonra “Bütün arkadaşlıklar bizimki kadar gerilimli mi acaba?” gibisinden bir şeyler sorayazdı B. Sorayazdı, çünkü aslen A’nın buna bir cevap vermesini istemiyordu. Başka planları vardı. Bencillikse o da bencil olabilirdi. Hatta o an karar verdi, bundan sonra çok bencil davranacaktı. Oysa görmezden geldiği bir şey vardı; şöyle ki o güne kadar bencil olayım diye kastığı her durumda iyice içine etmiş, bir türlü ayarını tutturamamıştı. Hatta “Bencillik öğrenilebilir bir davranış değildir.” gibisinden geyiklere kendi içinde giriştiği bile olmuştu. A da uzun bir zamandır suskundu, öykü bu haliyle Cüneyt Arkın’a sırayla girişen adamların durumundan farksızdı, eşzamanlı bir gelişmeye ikisinde de yer yoktu . Herneyse, hemen gaza gelenler olabilir; sakin olalım. A’nın konuşmadığı, yazmadığı anlamına gelmezdi tabi! O sırada A, hoşlanmasam da herhangi bir kızla geçirilen vakit güzeldir felsefesinin bundaki payı çok büyüktü, eski sevgilisi kadar olmasa da güzel bir kıza avea aracılığıyla yazıyordu. B ise kendi çapında prensipleri olan bir adamdı. Birkaç espri düşündü, onlardan da bir halt çıkmadı. Neyse ki C tam zamanında gelip “Kalk, biraz bilgisayarda ben takılayım.” dedi. B de “Kolpa olduğumu düşünen olursa bir link var, onu atarım isterse.” diyeyazarak kalktı, bir şey yapayazdıysa ona cevap beklemediğini söylememize artık gerek yoktu. Çok da umrumdaydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder