Yaklaşık 10gün sonra Ankara’ya gidecek olmam, biloga şöyle uzaktan bakan birinin bile rahatlıkla farkedeceği üzre, benim için üzücü bir gelişme. Öte yandan, ramazan ayı itibariyle artık yattığı yerden dahi yorulabilen birine dönüştüğümü düşünürsek yaşananlar bana müstahak. Pişkinliğimden veyahut son günlerdeki gelişmelerden olsa gerek, ben hala “Fransızca da en az İspanyonca kadar alınası bir ders.” kafasındayım. Erasmus listemden çok önceden sildiğim İtalya’yı, sırf Ronaldinho bir maç iyi oynadı diye tekrar listeye alacak kadar da gaz değilim, üzgünüm. Bu tarafından bakınca diğer her şeyde olduğu gibi Ankara’ya gitmekte de bir hayır var. Hatta ve hatta, dönemin trendlerinden biri olduğunu farkettiğim grubun geri kalanını “siz var ya..” şeklindeki eleştirilere boğma alışkanlığını edineceğim daha iyi bir yer de düşünemiyorum. Usain Bolt’tan tezi yok, bense kalkmış havayolu taşımacılığına bel bağlıyorum. 08.09 tarihli, H92136 sefer sayılı uçak olur da kaybolursa benim için de üzülün. Hatta benden nefret edenler varsa ertesi gün sokaklara "Asıl bu bün İzmir'in kurtulduğu gündür." şeklinde pankartlarla dökülsünler. Sükse yapmadan gidecek değilim.
2 yorum:
ankara'ya gelirken üzülünür mü lan?
küçükken maraş'tan ankara'ya dönerken camı açıp "haydi ankaraa! fışşşkır ankaraaa!!!" diye bağırırdım. heygidimey.
insanlar gaflet ve dalalet ile maraş'ı izmir'e denk görecek derlerdi de inanmazdım. yekürkümye.
Yorum Gönder