- Kendimi iktisat bilimine adayalı beri neredeyse 2 yıl olmuş. Econ101i alanın kısmen, econ102 alanınsa biraz daha büyük bi kısmen bildiği bişey varsa bu GDP, AE veyahut ne bileyim inflation olur. Söz konusu politikaya geldi mi monetary policy idi, fiscal policy idi dilleniverir insan. Yanlış hatırlamıyorsam cumartesi günü itibariyle kızılay’daki tobb binasında bir türevine rastladığım şu afişse ne fiscal’a, ne monetary’ye bir ucundan tutturulabilir bir politika gibi görünüyordu. İnsanlara; sandıkta, yastık altında, kumbarada biriktirdiğinizi biriktirmeyin; gidin pazara harcayın demek, ama bunu söylediğin afişe market resmi koymak, dünyanın en sağlıklı dimağının bir işi olsa gerekti. Kaygıyı anlarım, ilkel yöntemi anlarım, çaresizliği anlarım, ama iki ucu zaten bi halta benzemeyen çubuğun üçüncü ucunu da isimleri arasındaki ayrımı şimdi şimdi çözdüğüm tuvaletlerden alaturka olanının derinliklerine kadar banmayı anlayamam.
- Verilik : yolculuk sırasında kullanılan, boynu kavrayarak uyuyamayan bireye evindeymiş hissine empoze eden, görebilene fetişli yastık. An itibariyle belki yüz tane var elimde kendisinden. Her yolculukta bir yenisi alınmış olmak kaydıyla, hepsi aynı güzel mantığın ürünü. “Al yaa birine verirsin olmadı.” nasihatini her seferinde kendi kendine tembihleyebilerek zaten şimdiden binlerce ödüle layık görülmüş olmam gerekiyor olsa da, düşünceyi eyleme dönüştürmektense bunun muzdaripliğini dertmiş gibi gösterip ekmeğini yemeyi daha çok seven milyonlarca insan gibi ben de söylediğimi yapmayı bütün art niyetimle erteliyorum. O yüzden böyle buradaki gibi kayışımın kopuk olduğu bir dönemde deklare etmek en güzeli gibime geliyor. Yok mu isteyen?
- Zaman zaman “çok tırt insan var” gibi örneğe muhtaç, muhalifi çok cümleler kuruyorum. Yolculuk boyunca adeta kucağımda uyumuş amcanın tırtlığı konusunda şüphelerim yok denecek kadar azdıysa da onu burada kanıt olarak kullanmak için bundan çok daha fazlasına ihtiyacım olduğunun farkındaydım. Ama insan insanın en yakın dostudur bazen hani ya, onun mutluluğu için her şeye katlanacak kadar fedakardır ya hani bazen, amcam da o misal, o güzellikte bi insan, kalkmış üşenmemiş, afedersiniz ama g.t kadar bagaj teslimi yapılan yerde sigarasını yakmış. Ucu ona bakmayan herhangi bir uzvu kadar tehlikesiz gördüğü sigarasıysa bizim için en az ucu ona değil de bize bakan herhangi bir uzvu kadar tehlikeli oluveriyor aniden ve o amca, orada, tırt oluveriyor nihayet, bütün samimimiyetiyle, bütün içtenliğiyle, bütün sizdenliğiyle, bütün bizdenliğiyle.
- Dolmuşa binmeyi hiç sevmiyorum. Sebebini soranlara benim evhamlılığımın dolmuş şoförü için hiçbir önem arz etmiyor olmasını sunuyorum. Kendi içlerinde bir kültürleri olan, kendilerine göre on numara ortamları olan ama bütün bu ortamıydı, kültürüydü dışarıdan bakılınca yalan olan, itici gelen meslek gruplarına soğuğum belki(böylesi bütün oluşumlara böyleyim hatta(bkz. mühendisler)). Berberde de var bu mesela. Gerçi berberi bilmiyorum ama, bu dolmuş olayında şoförün bana kıllığından olabilir bütün bu onca yaşanmışlık. Hakkı da var hani. Çünkü ben dolmuşa son durak diye tabir edilen, oysa sadece gelenler için son olan, gidenler içinse tam aksine yeni bir başlangıç anlamına gelen(giden-gelen?), evet içinde böyle de tırt bir hikaye barındıran yerden biniyorum. Tırtlığı hikayesinden belki ama benim kıllığımın mütevellitliği bindiğim sayılı seferlerin genelde bir şeye benzemiyor olmasından. Yani sanki benim bindiklerimde diğer hiç kimsenin yolculuk yapası, terminale gidesi gelmiyor gibi. Yani bu açıdan bakılınca o an dolmuşçu dünyanın en haklı insanı. O an ne dese ne küfür etse haklı. O an dursa ve “in lan gitmiyorum” dese söyleyecek hiçbir şeyim yok. Ama dolmuşçu sustuğu sürece görüyorsunuz ki benim susacağım yok. Dünya bana güzel, dolmuşçu sustuğu sürece.
- Paylaştıkça artan tek şey mutluluk dedik, paylaştıkça artan tek şey bilgi dedik, ama paylaştıkça artan tek şey Aids demedik. Ama öyle. Ama napabilirim ki? (mutluluktur aids’i aids yapan, mutluluktur insanı aids yapan derseniz, bilemem.)
- Geçende fark ettim; babamın, teybini açıp içinde pişe yazdığım bi arabası olmadı hiç. Yıllar sonra psikolog koltuklarında anlatırsam eğer “e biz bunu biliyoduk zaten” diyesiniz diye söylüyorum.
- Yok o cidden değil de NipTuck’ın 5. Sezon 22. Bölümü itibariyle yaşanmış olan kan örneklerinin karışması vakasıyla nazarımda dünyanın en tırt dizisi ünvanına kavuşması. İronik bir şekilde türk senaristler içinse bir ümit ışığı (bu tamlamada bi sorun var gibi, yok gibi. bilemedim) olması. Bi de bu lafım ralphlexy'ye; christian troy ile fatih terim arasındaki çarpıcı benzerlik?
- Küçük mutlulukların insanıyım. Söylemiş olmak için değil, cidden öyle. Örneklerim var, ama söylemem. Yani bi yandan da söylemiş olmak için oldu bu. Paradoks gibi, değil gibi. Görebilene.
- "Dinlediğim müziklerde karakterime dair çarpıcı ipuçları var" gibi bi iddiam yok, olamaz. Çünkü hunharca dinliyorum ben müziği. Ama benim jenerasyondan bizim mahalleli bir sürü delikanlının mutluluğu müzikte bulduğu açıklandı geçenlerde. Yıllar yılı mahallenin, şimdi şimdi anlamsızlığı ayyuka çıkan, karizmatiği celal'in peşinde annelerinin ısrarlarına aldırmayıp koşuşturan gençlerin nihayet kendilerini sürmeli gözlerde, belirli aralıklarla kulaklarının arkasına sıkıştırmak zorunda hissettikleri omuzlarına kadar gelen saçlarda, delik kaşlarda, yeşil çantalarda, yükses sesli metal müziklerde bulduklarını görmek gerçekten güzel.
- Vedat abi candır. O ki canandır.
5 yorum:
..jnnho yolculuk seni yorduğu kadar içindekileri bir anda dışarı salan bi nükleer patlama gibi(:
..verdiin spoiler icin saol ama ben almıyayım-okumamaya çalıştım orayı-ama idolüme giydirdiğiin noktaları da görmezden gelemezdim.
hep dillerde,gönüllerde christian troy bizlerle(;
bu yazının üstüne gittim de nip/tuck izledim şans eseri. kim kimdir hangi bölümdür bilemem tabii ki :) çakma m. monroe'lar vardı :)
@rlphlxy; eğer 5.sezonu izlersen biraz olsun-ki ben bunu yaptım-christian troy'un nasıl tırt bi insan olduğunu görürsün.
@ahme tercan; yukarıdaki dışında şu var, o bölüm dandik bence. belki de ben ilerleye ilerleye izlediğim için oluyor bu, bilmiyorum.
bi de şeyi sormamışsınız neden vedat abi diye, olum vedat abiye mail atmıştım, uykusuzda geçen hafta yayınlamış. oo yeee (:
bu yazıyla ilgisiz olarak;
hepiniz izmirdesiniz. geri dönün çabuk :)
ilgisiz yorumla ilgili olarak, onları bilmem ama benim dönmeye niyetim yok. össye de giriyorum zaten. oo yee
Yorum Gönder