31.1.11

böyle bir sürü ney?

Bizim evden halamların eve çıkan yokuşun bittiği yerde, camları bir türlü yerinde durmayan bir dükkan var. Onun hemen yanında, camları hep yerinde bir dükkan, ama hiçbir zaman aynı esnaf aynı yerde değil. Oraya para sayacak adam önce gelip bize sorsa halbüse; olmayacağını, tutmayacağını söyleriz. Bizim mahallenin gudubet dükkanı da o.

Şirinyer'in bitip Eşrefpaşa'nın başladığı yerde, sanki otobüslerin hep önünden geçtiği ama hiç girmediği bir mahalle var. Şimdi ben hiç oraya gitmedim, oradan kimseyi de tanımadım diye sanki orada hayat yok. Öyle ki tek tek evleri dolaşıp gözümle görmeden inanmam, olmaz. Ki görmeden inandığım şeylerin çokluğunu düşününce kızmamak, sinirlenmemek elde değil.

Sonra Eşrefpaşa - ki tahayyülümde o bile sadece bir caddeden ibaret - sonra oranın yaşanmazlığı, sonra dönerinin illa ki kötülüğü, sonra o caddedeki bir dükkan, o dükkanın önünde mütemadiyen bir palyaço. Biraz ilerde yukarı doğru bir sokak, sanki ben adımımı atmadan o sokak canlanmayacak.

Böyle bir sürü şey.


Her işin bir mutfağı varsa bu blogun da var. Bugün taslaklarda buldum yukarıdakini, vaktizamanında yayınlamama sebebimi biliyorum ama şimdi yayınlama sebebimi bilmiyorum. Bu da böyle bir anekdot.

Hiç yorum yok: