Doğum günümde dünyanın en mızık yazısını yazacak halde değilim. Ne bileyim yalnızlığımdan, anlaşılamamaktan, doğru insanı bulamamaktan muzdarip satırları zaten lise yıllarımda defaatle yazmış, üzerinden prim yapmış olmak şöyle dursun, en azından doğum günümde, mutsuz olsam dahi bunu orta yerde dile getirmek veyahut halimden bunu anlatmak hiç bi zaman tarzım olamayacaktır.
İnsan dünyaya bir kere geliyor, ya da carpe diem gibisinden repliklerin insan hayatında mühim yerlere sahip olmasını hiç zaman sindiremiyorum. Sonuçta başımıza ne geldiyse bu kaygısızlardan geldi demeyeceğim ama ben şahsen fıtraten umursanmıyor olmayı ya da olma ihtimalini kendime yediremiyorum. İnsan dediğin tavrı, tribi, duruşu olan mahluktur. Konuşmuyor olmasını bi erdem olarak gördüğüm insan sayısı konuşmayışını mallığına, duruşsuzluğuna yorduğum insan sayısıyla zaten yenişemez. Herhangi bir şekilde bir şeyler söyleyişiniz bana saldırı olsa dahi hiç bir şey söylemeyişinizden yeğdir diyecek kadar kendimle barışık da değilim belki ama bu riski göze alacak kadar nefsi üzerinde kontrolü bulunan bir insanım.
Günler öncesinden sadece boşluktan hazırlanmış bir doğum günü yazısını, bir doğum günüyle alakası var mı yok mu gibi kilit bir soruyu sormadan yayınlıyoruz. Sonuçta doğum günüm bile olmama ihtimali bu kadar yüksek bu günü, sırf annemin hatırına doğum günüm addediyor olmaktan pişmanlığın aksine gurur duyuyor olsam da, hak ettiğinden de fazla bir heyecanla yaşadığımı düşündüğümden olsa gerek, onda bu yazıyı sorgulama hakkını görmüyorum.
4mayısın bu özel gününü kutlarım velhasıl. Benim onu bu şerefe layık görmem bile onun için hediyelerin nicesidir bence. Bugün onun için çok daha iyi şeyler yapmak gibi bir hayalim de hiçbir zaman olmadığı için gram pişmanlık, burukluk hissetmiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder