11.3.09

bizimmurat

Geçen yaz, küçük kardeşim henüz 9 yaşının baharındayken, onu karşıma alıp artık ismailyk dinlemeyi kesmezse yapabileceklerimi bir bir sıraladım yüzüne. sonra bizim bi dönemimize adını altın harflerle yazdıran bizim murat’ın fil diyeti şarkısını bulup indirdim. eğlenmek mi istiyorsun barışçım? al biz senin yaşındayken bu adamla eğleniyorduk” dedim, koydum önüne şarkıyı. yalan da değil, birinci sınıftaki aşkımıza bela okuyamayacak kadar vicdanlı, bunu yapana tapmayacak kadar da sağduyulu insanlardık bizler.sadece sevilenlerin korkunç bir lanete mahkum edildiği bir düzeni sorgulamaya daha o yaşlarda başlamıştık.eşitlik, hak, hukuk gibi kavramları lügata bizler sokmuş idik.

Birkaç gün öncesinde eve gittiğimde kardeşim üzerindeki etkilerimin artık sokaktaki sıradan adam tarafından fark edilebileceğini anlamıştım. zira barış, “ismailyk artık eskisi kadar iyi şarkı yapmıyor” diyebilecek kadar posmodern, “Michael Jackson’ın danslı klibini (smooth criminal) açar mısın abi?” diye soracak kadar nostaljiden kopamamış, Candan Erçetin&Ceza düetini beğenecek kadar da ilerici bir insan olmuştu.yine bir başka sohbetimizde “Barışçım özellikle çalmayı istediğin bi enstrüman var mı, bakarsın gerçekleştirme şansımız olur?” diye sorduğumuzda “piyano çalsa ne kadar güzel olacağını” dile getiren de aynı modern ailenin en küçük oğluydu.

Kardeşimdeki dayanılmaz evrime benim karşı koyabilmek adına yaptığım şey sayısı sınırlı. gelişmemiş ülkelerin gelişmiş ülkelere teknoloji hasebiyle kolayca yetişebilme şansı karşısında gelişmiş ülkelerin çaresizliği gibi bir hali yaşıyorum ve yapabileceğim tek şey hammaddeyi arttırmak. bunu da ne kadar zaman yer barış, bilmiyorum. o yüzden de asıl bombam olan “gençkan – kendimi kontrol edemiyorum” hitini henüz paylaşmaktansa acil durumlar için saklıyorum. bir süreliğine daha ismailyk eleştirmeni olarak devam etmesinde yarar var kanaatimce.

 

 

Hiç yorum yok: