9.1.09

engüzelyılbaşıgecesi - 3

1. ve 2. sayılarını yayınladığımız yazıdizimizin 3. ve muhtemelen son bölümüyle sizinleyiz. yanılmıyorsam cedricinlovewithchen isimli, dış mihraklara kapalı bloglarında aynı geceyi farklı gözlerden anlatan arkadaşlarım da böyle bir gecikme yaşadılar. bu işler kolay olmuyor, biz yoğun insanlarız, finaller vs. gibi bir bahaneler varyetesini önünüze bırakıp devam ediyoruz yazımıza kaldığımız yerden. bi de, bu bölümün güzel yanı, hediyelerden de bahsedecek olmam (:

geçen bölümde kahramanlarımız tam yemeğe başlıyorlardı ki korkunç bir saldırıya uğramışlardı ve yazıyı orda kesmek zorunda kalmıştık.


Mercimek köftesi ve paçanga böreği.. bi saniye, burada bir şeyi itiraf etmem gerekiyor. paçanga böreği falan değildi bizim yaptığımız, ne olduğunu bile bilmediğim bi böreği, sırf ismi hürmetine yazdım buraya, o kadar. milföyün arasına pastırmaydı(1alana1bedava kampanyasından düşürdüm), garnitürdü, salamdı bastırıp size aklım sıra paçangaböreği diye yutturuyorum ben de burada. ha paçanga böreği böyle bişeydiyse de gerçekte, o onun ezikliği. neyse, vicdanım rahat bi şekilde devam edebilirim sanıyorum anlatmaya. ama ne yalan söyleyeyim, düşünüyorum maksimum nasıl bişey olur şu pu changa diye, bizim pastırmalı milföye basabilir gibime gelmiyor. mercimek köftesi ve pastırmalı milföyü servis ederken görüyorsunuz resimde yemekteyiz yarışmacılarını. onlara da buzz gibi icetea eşlik ediyor. ralphexy’nin boğazına doğru parmağıyla yaptığı manevraysa bir artistik hareketten çok daha fazlasını taşıyor arka planında. önceki postlarda da belirttiğim gibi hasta olan ralphlexy, bademcikleriyle sert bi harbin ortasındaydı o gece. gözler de yine yorgun bünyeye bir gönderme.

Gel görki aynı resmin diğer tarafında üstad mely, yaparken doymadığı mercimek köftelerini tabiri caizse löpür löpür yiyor, bir iki derken kabına sığmıyordu. heidi’ye düşense onu ağzı açık, bağırsak show eşliğinde, izlemek oluyordu.

Ama nasıl olduysa siyah beyaz dahi olsa sırf emek olan menülerimle fotoğraf çekinmeyi unutmuş bulunduk. haliyle böyle yemeğin ortasında kelin perçemine asılmak gibi bir şey oldu bizimkisi.
Neyseki çorba, şu köfteli möfteli fasıl geçildikten sonra, resimdeki tabağı da biz hazırlıyor ve mideye indiriyorduk afiyetle.

Bu resimdeki tabağı hazırlamış olmam, bana annemin bendeki yerinin yemekten daha öte şeylere bağlı olduğunu da bir kez daha idrak ettirdi. ama resimdeki kusurlar saymakla bitmezdi ki annem bunları yapmazdı. mesela tabağın kameraya yakın tarafını kirli bırakmak, ve yahut tabağın hemen sağına kullanılmış bir kaşık yerleştirmek gibi. hatta ve hatta kola bardağının dibinde birazcık kalmış olması da karenin imajını zedeleyen öğe ve öğelerden. Kendisinden yeterli sıklıkta bahsetmiyor olma ihtimalim yüksek olan heidi’nin başarısını da burada bir resmini daha yayınlayarak taçlandırmak istiyorum.

Yemek faslına noktayı koyduktan sonra tatlıyı yapmak üzre kolları sıvamıştık artık. bir ara şöyle görünen:

tatlıyı mideye indirdikten sonra Sezen’in ntvdeki bence muazzam şovunu izlemek için hiçbir engel yoktu önümüzde. özellikle “dansöz dünya” beni benden alıyordu, hediyelere ilaveten. hediyeler demişken, birkaç gün önce yapılan çekilişin hediyeleri sahiplerini bir bir buluyordu o gece. eşleşmelerse şöyleydi yanlış hatırlamıyorsam:

ben mely’i çekmiştim kurada.
mely’se heidi’yi.
heidi de ilan’ı.
ve ilan, gecenin en şanslısı ya da değili, ben’i.

bir ayrı heyecansa hediye faslıydı. ben mely’e bi cip almıştım, böyle antika, sarı, kocaman, yıllarca saklamalık bişey. melyse heidi’ye ior almıştı winnie the poohtan ki o da süper bi tercihti. heidiyse noel çoraplarının en kocamanlarından birinin içerisine rulokatları tıkmıştı ki bu ilan’ı az çok tanımanın yegane göstergesiydi. ilansa bana, biraz abartarak ki bunun da çeşitli sebepleri olduğu kanaatindeyiz biz ailece, bir monopoly, artı playdooh, artı kulağı soğuktan kormalık bi şey var, bunları almıştı. hediyelerden fotoğrafını çekebildiğim tek şeyse:

bu karede görmüş olduğunuz heidi’nin ioruydu. ayrıca ben o antika bakır demlikte leziz çayımızı taşıyordum. geceye çayla noktayı koyuyorduk ki bence en doğru tercihti.

uzun, yorucu ama hayatımın en güzel yılbaşı gecesini geçirmiştim o gece. üzerine bu denli hayal kurup çoğuna bu denli yaklaştığım başka bir organizasyon görmemiş olmama rağmen, o geceki başarım benim için gerçekten iyi bir başlangıçtı. başta heidi’ye sonraysa mely ve ralphlexy’e, daha sonra da ilan’a büyük birer teşekkür borçluyum. hatta şükran borçlu olduğum mecralar da var, yok değil. ve görünen o ki, dileğim o ki, bu adamların çoğuna mütemadiyen birer teşekkür borcum olacak.

Son.




2 yorum:

ayci dedi ki...

benimde bir iorum var ama ananemin catisinda kaldi!
yani hala orda, manzarayi izletiyorum ona ordan deniz filan gözüküyor ya...ondan!

git al dicen eger cok özlediysen...ülke farki olunca öyle bir kosu alip gidilmiyor...

en güzel yilbasi geceside böylece sonlanmis oluyor!

eh diger yillarda görüsmek üzere! ;)

cündebaz dedi ki...

hue (:
yakın olsan ben alır hediye ederdim ama, hakkaten uzaksın yahu (:

ama hayır, sadece yeni yıllarda beklemeyiz, her zaman bekleriz.