29.6.11

ikame etkisi

I'm back again! by Peachbeach
I'm back again!, a photo by Peachbeach on Flickr.

İngilizce iktisadın bizi mahrum bıraktığı bir sürü tabir, ilerde pekala birer sınav sorusu olarak karşımıza çıkabilir. İlmi olarak herhangi bir hazırlık yapmasak da hissi olarak bünyeyi muhtemel oha falan olmalara hazır tutmaya çalışıyoruz. Diyeceğim o ki substitution effect karşımıza ikame etkisi olarak gelse ne olur gelmese ne olur Allah aşkına? Önceki cümle söz konusu çabaya küçük bir örnekti.

İkameti okyanus ötesine aldırınca sonundaki t’den oldu, ikameyle kalakaldık. Yerli malı yurdun malı arkadaşların yerini ecnebiler aldı. Gönül koymak, kendini geriye çekmek, bir şeye üzülüp de geçmesini beklemek değil de kafa iznine çıkmak gibi oldu. Yalnız yanlış anlaşılmanın her türlüsünden imtina etmek lazım, bolluğa gittiğimizden falan değil, olsa olsa aza kanaat olur bizimkisi. İlk başta öyle de oldu zaten. Ama zamanla tanınan bir takım insanlar var ki hakikaten başka bir dünyanın mümkünlüğüne inandırdılar. Gel gör ki onları böyle umuma açık yerlerde anmanın kimseye bir faydası olmaz, zaten onlar da çok daha kişisel anlardaki ismen telaffuzlarla pekala bahtiyar olabilen insanlar. Ama işte bir yandan da kişisel tarihe bir çentik atmadan da edemiyor insan. E be bilememe hali!

Nitekim gittik, gezdik, gördük derken beş ayı deviriverdik. Geriye üç beş güzel anı, birkaç gigabyte fotoğraftan başka çok da bir şey kalmadı, kalamıyor, kalamaz. Yukarıda bahsi geçen bir takım insanlarla tanış olmanın bu muhasebelerde faturaya düşülmesi yakışık almayacağından onları tenzih edip lafı fazla uzatmadan Erasmus boyunca gönül meskenini hicranla dolduran can arkadaşlarıma getireyim. Yabancı sınırlaması kalkınca orta sahaya ne kadar transfer yaptıysak da olmadı, tutmadı. Her daim üst sıralara oynadık ama o eski kupalarla dolu günlerimizi de arattık. Hasılı iyi ki gittik ama iyi ki de döndük.

Arkadaş Şarkısını Duyunca, ilk cümlesi itibariyle bizi özetlemese de ("Çok zamandan beri eski dostlar birbirini aramaz oldu"), ilerleyen mısralarda insanı fena yapıyor ("Bir selam gelince, bir sela verilince"). Arkadaşlar, çok güzel ayrıntılar...

Hiç yorum yok: