7.4.10

derdime çare baytarım yok

Peşinen itiraf edeyim; isyanımda bir parça da olsa Sezen Aksu’nun Amerika’da verdiği konserin payı var. Ama kabahatin büyük bir kısmını şu sıra ‘spring break’ diye tabir edilen bir tatille öğrencisinin gönlünü hoş etmek derdindeki okuluma yükleyeceğim, af buyrun. Blogu okuyan çoğu arkadaş ile aynı derslere girip aynı çan eğrilerine tabi tutulduğumuz için bazen üstü kapalı yazmak zorunda hissediyorum, ona da af çıksın çıkmışken. Ama bu derdimi istiyorum ki oradaki 73 izleyici de bilsin, gitsin kendi eşine dostuna anlatsın, mümkünse bir günlük bütün pozitif enerjisini en yakın kargoya verip bizim kampüse yollasın.

Malumumuz, -muz diyorum zira kimsenin tutup bizim okulun haberlerini takip edecek hali yok- bu seneki Mayfest’te Bengü, Murat Boz ve Manga’nın sahne alacağına dair bir söylentidir aldı yürüdü. Dereyi görmeden şorta kapriye sarılmanın akıl kârı olmadığının farkındayım. Ve fakat söylenti de olsa bir mevzuuyla ilgili ileri geri konuşmanın verdiği hazzı hiçbir şeyde bulamıyorum, elimde değil. O yüzden tekrar af buyrun.

Bengü ile ilgili ne kadar konuşsak da durmak bilmeyeceğini, onu durdurmak için Serdar Ortaç’ı durdurmamız gerektiğini biliyorum. Üstelik ne kadar eleştirirsek eleştirelim; söz konusu sınavlara müteakip bir Cuma gecesi dışarı çıkmasıysa veyahut dünyanın en tırto bir yılbaşı eğlencesiyse, muhtemelen gidilen çoğu mekânda ilk yardımımıza koşan o. Bir de buna oda arkadaşımın bitmek tükenmek bilmeyen Bengü aşkını ekleyince kendisi ucuz da olsa kurtulmuş sayılıyor (Af buyur Eralp, seni de açık ettim). Bir diğer meslektaşı Murat Boz ise onun kadar şanslı değil, antipatim taa kendisine üfleyen arkadaşlarımıza püflediğimiz yıllara kadar gider. Aradaki albümlerini, şarkılarını bir şekilde görmezden gelirim de, La Fontaine’ci çocuğun klibine “Genç arkadaşımıza yardımcı olmak boynumuz borcu” minvalli bir açıklamayla sırf ekranda görünmüş olmak için musallat olduğu günden beri nazarımda etkisiz elemandır. Manga içinse durum biraz daha umut vaat edici; zira kardeşimin yeryüzündeki en sevdiği grubu ne kadar sevmeyebilirim ki?( Tabi on yaşındaki çocukların sevgilisi olmanın sadece Keremcem’e has bir başarı indikatörü olduğunu düşünürsek Manga’nın aslen ağlanacak haline gülüyoruz.) Bundan üç hafta kadar sonra muhtemelen elimde bu üç konserin de bileti olacak, çünkü kimse kusura bakmasın ama “Koskoca Mayfest’te bi konsere bile gitmedi.” dedirtmem kendime. Ama bütün şarkılar çalışmadığım yerlerden çıkacağı için Ankara’ya varır varmaz çalışmaya başlamamda fayda var. Hatta Manga'ya hazır İzmir'deyken kardeşimle çalışsam kimsenin gıkı çıkmaz. Bengü'yü Eralp'le hallederiz, hallederiz derken çalışırız; Murat Boz ise son gece sabahlanmalık, öbür türlü namümkün.

Neyse, velhasılıkelam, iktisat serüvenim yeterince can sıkıcı değilmiş gibi bir de reva görüldüğümüz isimler bunlar olunca soluğu burada aldım. Tabi hata bende de olabilir. Son zamanlarda yanlış grupları dinliyor, yanlış kitapları okuyor, yanlış insanlarla geziyor olabilirim. Ama ya öyle değilse? Ya gerçekten şu üç isim bizim okulun vitrinine tamam da iklimine ııh, hitap etmiyorsa? Ya da belki bütün bunlar shuffle’da art arda Eleanor Rigby, Strawberry Fields ve Ob-la-di Ob-la-da çalmasıyla alakalı. Hepsi birkaç saliselik galeyandan ibaret belki, kim bilir? Zaten bu da dert edilecek şey mi değil mi? Ama işte “herkesin kederi gailesi boyunca.” Af buyrun. Öperim.

Hiç yorum yok: